Türk Lirası Diğer Gelişmekte Olan Ülke Paralarından Ayrıştı
Dolar’ın özellikle Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ) para birimleri karşısında değer kazanması bu ülkeler içerisinde bulunan Türkiye’nin de yakından etkilenmesine sebep oldu. Ancak herzaman olduğu gibi kendimizi diğer ülkelerden ayrı tutmayı başardık. Peki bu nasıl oldu? Aslına bakarsanız Nisan ayı sonunda FOMC’den faiz artırım kararının çıkmamasının ardından dolar karşısında 2,80 seviyesinin altına inmeye çalışan TL Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi bırakma kararı ile birlikte yerini değer kayıplarına bırakmaya başladı. Tabi diğer taraftan Dolar’ın da değer kazanması bu yükselişi hızlandırarak 3 liranın üzerini test etmesine sebep oldu. Oluşturulan yeni kabine içerisinde yabancı yatırımcının üzerinde durduğu isim olan Mehmet Şimşek’in ekonomi yönetiminde yer alması endeks tarafında ve DolarTL tarafında biraz rahatlamaya sebep oldu. Bundan sonraki dönemde takip edeceğimiz birinci konu FED’in Haziran ayı içerisinde yapmayı planladığı FOMC toplantısı olurken diğer taraftan da Eylül-Ekim ayı içerisinde olası Türkiye erken seçimi fiyatlanıyor olacak.
Diğer taraftan her Merkez Bankası’nda olduğu gibi TCMB’de küresel riskleri yakından takip ediyordu. Bu risklerin azalmasının yanında Ağustos 2015 yılında uygulanmaya başlayan Para Politikası araçlarının etkinliğinin artması ile birlikte faiz indirimine başlayan TCMB radikal faiz indirim kararları almasa da TL’ye olan talebin azalmasına sebep oldu. Bundan sonraki dönemde TCMB nin alacağı kararlar da daha ince eleyip karar vermesini ancak faiz indirim politikasının bir süre daha ılımlı devam edeceğini bekliyoruz.
FED Daha Fazla Beklemek İstemiyor Ama...
Hatırlayacak olursa geçtiğimiz sene Aralık ayında FED faiz artırımı yapmadan önce hem FOMC üyeleri hem de Yellen’ın konuşmalarında piyasaları hazırladığını ardından da faiz artırımı yaparak şokları azalttığını söyleyebiliriz. Bu senenin başında faiz artırım hedefini 4’den 2’ye indiren piyasalar son haftalarda yine aynı şekilde hem Yellen hem de FOMC üyelerinden almış oldukları sinyallerle Haziran ayı beklentilerini artırmaya başladı. ABD başkanlık seçiminin yaklaşması FED’in önünde duran en temel engellerden biri. Diğer taraftan küresel piyasalardaki olumsuz seyir kısa süreli atlatılmış görünse de Çin ve Japonya yeniden gündeme alınacak gibi görünüyor.